Neden Aynı Zaman da Çocuklar ile Çalışıyoruz?

Ben bir anneyim.. Pınar ve Kerem’in annesi… İlk olarak Pınar’ım bundan tam 22 yıl önce bana anneliği tattırdı.

Kızımı 2,5 yaşında yuvaya göndererek iş hayatına başladım. Üzerinden kocaman 20 sene geçti, ama hiç de kolay olmadı. Yuva çağında nispeten biraz daha her şey yolunda idi. Ancak gel gör ki kızım ilkokula başladığında hayatımızdaki zorluklar da başladı. Maddi imkanlarımız nedeniyle özel okulu hiç düşünemedik bile. Ancak şanslı idik. Evimiz ve eşimin işine yakın bir noktada pilot olarak seçilmiş bir devlet okuluna kızımızı yazdırdık. Peki sabahçı mı, öğlenci mi olacaktı? Sabahçı olsun işe giderken okuluna biz bırakabiliriz diye düşündük. Öyle ya öğlenci olsa biz sabah işe gittiğimizde evde yalnız başına kalamayacak kadar küçüktü kızımız. Bu alternatifi düşünemezdik bile.. Ama bu seferde okul saat 13.00 gibi sona eriyor ve öğleden sonra nerede kalacak sorusu/ sorunu gündeme geldi. Allah başımızdan eksik etmesin işte o zaman anneanne, babaanne, teyze, hala herkes yardımımıza koştu. Büyük bir sevgiyle, ilgiyle, okuldan şoför amcası kızımı onlara teslim edene kadar camlarda bekleyerek 5 yıl boyunca desteklerini bizden esirgemediler. Her birine ayrı ayrı ne kadar teşekkür etsem azdır..Ancak onları bu yaşlarında yorduğum, onlara yük olduğumuzu düşündüğüm için benim içim hiçbir zaman tam anlamıyla rahat olamadı..

İlk olarak 2000’li yıllarda kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak böyle bir etüt merkezi açmayı hayal ettim. Hatta etüt o dönemde tanıdık bir  kavram değildi . Hayal ettiğim etüt merkezi;

  • Anne- babaların gönül rahatlığı ile çocuklarını bırakabileceği,
  • Çocukların sevgi, saygı, hoşgörü, güvenli ve sosyal bir ortamda zaman geçireceği,
  • Ev ortamlarının sıcaklığını bulabileceği, aynı zamanda güzel arkadaşlıklar kuracağı,
  • Profesyonel eğitimciler ile ev ödevlerini yapabilecekleri ve evlerine gittiklerinde kendilerine ve ebeveynlerine zaman ayırabileceği,
  • Okulundan etüt merkezimize geldiğinde sımsıcak yemek ve nefis kek, pasta kokuları ile en önemlisi güler yüzle karşılanacakları bir yer olmalıydı.

Evet bu o yıllarda bir hayaldi. Fakat profesyonel iş hayatımda asla içimden ve düşüncelerimden atamadığım bir hayal. Her fırsatta nasıl yaparım, ne zaman yapmalıyım soruları ile bu hayalim benimle uzun yıllar yaşadı.

Bu süreç içerisinde iş hayatımda insan kaynakları alanında uzmanlaştım. Memur olarak başladığım çalışma hayatında kariyerimi direktörlük, eğitmenlik, danışmanlığa taşıdım. Katıldığım eğitimler sayesinde her geçen gün yetkinlik alanlarını artırdım. Ama bir yanım hala benim için eksikti.

Artık uzmanlık alanım olan işletme ve insan kaynakları alanındaki çalışmalarımın yanında, sıra hayalimi gerçekleştirmeye gelmişti.

Hayaller başlangıçta imkansız görünür, fakat yeterince istekli olunursa gerçekleşmesi kaçınılmaz olur. 44 yaşındayım ve kendimi bildim bileli hayallerimin peşinden koştum; çok çalıştım ve çok çabaladım. Şu anda geriye dönüp baktığımda hayatımda gerçekleştiremediğim için pişmanlık duyduğum hiçbir şey olmadığını gördüğüm için huzurlu ve mutluyum…

Bence hayata iz bırakabilmenin yolu insan yetiştirmekten geçiyor. Küçücük kafaların içindeki o kocaman beyinleri çok seviyorum….

İyi ki varlar.. Çocuklarımız bizim yaşam sevincimiz.. Gelecek onlarla şekillenecek.  Bu yüzden onlar için her şeye değer…

Sevgilerimle,

Hülya Gürdamar, 2014